Erken Yaşta Müzik Eğitimi Çocuğunuza Neler Sunuyor?
Müzik hayatımızda önemli bir yer tutar. Tiyatro, televizyon, sinema, tatil, kutlama ve tören gibi hayatımızın birçok alanında müziğin rolünü kolayca görebiliriz. Evde müzik, aile kültürümüzün ve günlük deneyimlerimizin doğal bir parçasıdır.
Ebeveynler, doğumdan itibaren çocukları sakinleştirmek ve yatıştırmak, sevgi ve neşeyi ifade etmek, etkileşimde bulunmak ve etkileşim kurmak için içgüdüsel olarak müziği kullanır. Çocukları sakinleştirmek ve uykuya kolay geçişlerini sağlamak için söylenen ninniler bunun en iyi örneğidir. İşte tam da bu yüzden ebeveynlerin müziğin çocuk gelişimini nasıl etkileyebileceğini, sosyal becerileri nasıl geliştirileceğini ve her yaştan çocuğa nasıl fayda sağlayabileceğini öğrenerek bu doğal içgüdüleri geliştirmeleri daha önemli hale geliyor.
Müzik, hem bir eğitim aracı hem de bir eğitim alanı olarak bilinir. Müzik eğitim alanı olarak seçildiğinde, özel koşullar gerektiren bir uzmanlık dalı olarak karşımıza çıkar. Diğer taraftan onun etkili bir eğitim aracı oluşunu insanlık tarihi boyunca görürüz. Nitekim, iyi müzik dinleyerek yetişen çocuğun iyi ve doğru olacağı yönündeki düşünceler Konfüçyus’ tan Eflâtun’a Fârabî’ye kadar uzanır. Bütün Doğu ve Batı geleneklerinde ve uygulamalarında yerini bulan bu anlayış, modern devirlerde de Rousseau, Pestaloozzi, Deweygibi eğitim konularıyla ilgilenenlerin dikkatlerinden kaçmamıştır. Nihayet pedagojinin kurucuları sayılan, insan zihninin gelişmesine dair önemli katkılarıyla tanınan Gesell; gelişmenin çeşitli aşamalarını ayırmaya çalışan Bühler ve çocuk düşüncesi, çocuğun sosyal ve moral gelişmesi hakkında yaptığı çalışmalarla, günümüzün uygulamalı eğitim incelemelerine kapı açan Piaget, bir eğitim yöntemi olarak müziği ve sanatı bir yöntem olarak göstermiştir.
Günümüz eğitim uygulamalarında müzik ve sanatın payı gün geçtikçe yükselmektedir. Japon eğitmen Suzuki’nin 1940’ lıyıllarda ortaya attığı “Suzuki” yöntemiyle iki yaşında kemana başlayan çocuklar, notaya bağlı olmaksızın çok çabuk ilerleme göstermektedirler. Suzuki’ ye göre her çocuk bir enstrüman çalmayı başarabilir. Bu anlayışa dayanarak aile müziği çocukla paylaşmalı, özellikle annenin çocuk üzerindeki etkin rolü sebebiyle onun çocukla birlikte dersleri takip etmesini sağlayan yeni bir eğitim yaklaşımı sunulmalıdır. Burada asıl hedef müzisyen yetiştirmek değil, sanatın bireyin ruhsal gelişimine hizmet eden bir araç olmasıdır. Ünlü kemancı Yehudi Menuhin “Çocuklarımın Müzik Yeteneği Olsaydı…” başlıklı yazısında şöyle söylemektedir; “Eğer çocuğumun kemanımı üzerinde ses çıkarmak amacıyla eline aldığını ya da piyanoya giderek bir melodi aradığını görürsem, ilk müzik derslerine başlatacağım. Bu müzik derslerinin onu profesyonel yapmak amacı olmayacak. Bütün amaç hayatına müziği koymak ve mutlu olmasını dilemektir.”
Bugün müzik eğitiminin anne karnında başlaması gerektiğini savunanlar ve
çocuklarını müziğe henüz 18 aylıkken başlatan ebeveynler bulunmaktadır. Müzik, çocuğun zaten sevdiği bir iştir. Atmosferi yakaladıktan sonra, eğitmenin müziği kullanarak yaratacağı çeşitli mizansenlerle, çocukların grup içinde daha fazla kendilerini hissetmeleri, daha fazla kendini ve yeteneklerini göstermeleri sağlanır. Çocuğun müzikteki başarısı, eğitmen ve arkadaşlarının ilgisini uyandırdığı gibi takdirini de kazanır. Eğitmen ve arkadaşlarının beğenisini gören çocuğun kendine güveni artar ve yeteneklerini gösterme konusunda cesaretlenir. Solo şarkı söylemek ve enstrüman çalmak çocukların, sergilemedeki yüksek heyecanları, takdir ve alkışlar, ailesinin mutluluk kaynağı olma hissi ve bir işi başarmanın verdiği tatminle memnun olması, kendi öz eleştirisini yapması ve daha iyiye yönelmesi sağlanır.
Erken yaşta yapılacak olan müzik çalışmaları çocuğun mutluluk duyacağı bir eğitimdir. Çocuğun mutlu olduğu bir ortamda bulunması, mutlu olduğu bir işle meşgul olması duygusal gelişimi ve sağlığı bakımından faydalar içerir. Çoğunlukla çocuğun oyununun içinde müzik, müziğinin içinde oyun saklıdır. Çocuğa ulaşmanın yolu onun dilini anlamaktan dolayısıyla müziği oyun gibi göstererek aracı gösterme ile kolaylaşır. Erken yaşta yapılan müzik çalışmaları, eğlendirici ve mutluluk verici bir uğraştır. Onun mutluluğu bir yandan duygusal dengeyi kurarken diğer yandan zihnin kapasitesini açığa çıkarır. İşte bu nedenle eğitimde müziğin kullanımı kayda değer başarılı sonuçlar vermektedir.
Müzik başta dil, zihin ve duygusal gelişim olmak üzere, sosyal gelişime ve bireyin kişilik gelişimine de önemli katkılar sağlar.
Schubert Müzik ve Sahne Sanatları Merkezi'nin kurucusu Esra Aksu, minik öğrencileri için "Piyanolu Ev Konseri" düzenledi.
Devamını Okuİçinizde müziğe dair karşı konulamaz bir isteğiniz varsa, çocukken hiç müzik dersi almadığınız için ya da bir enstrümanı ...
Devamını OkuMüzik eğitiminde en önemli unsur, eğitimin düzenli ve sistemli devamıdır. Özellikle erken yaşta müzik eğitimine başlayan öğrencilerin derse devamlı istekle katılmaları öğretmenleriyle kurdukları bağ ile yakından ilişkilidir.
Devamını Oku